Son Dakika: Galatasaray’da sansasyonel yönetici Işıtan Gün’den olay açıklama! Fatih Terim ve küfür iddiası… Gizli ve kişiye özel raporu yayınladı…

Galatasaray’da kulüp üyeliğinden ihraç edilmesi gündemde olan sansasyonel yönetici Işıtan Gün, misyona geldiği periyotta lider Burak Elmas’a “gizli ve şahsa özel” etiketiyle sunduğu “Transfer Süreçleri Hakkında” başlıklı raporu toplumsal medyada paylaştı.

Söz konusu raporu mevcut lider Burak Elmas’ın onayıyla paylaştığının altını çizen idare konseyi üyesi Gün, kimi şahıs ve kurum isimlerini bilerek gizlediğini söz etti.

İŞTE IŞITAN GÜN’ÜN AÇIKLAMASI

Artık ortamızda olmayan çok sevdiğim bir büyüğüm şöyle kaygısı:

“Hem dürüst olup hem de korkacağım o denli mi? O vakit neden yaşıyorum?”

26 Mart Cumartesi günü gerçekleşen ve bana nazaran Galatasaray tarihinde unutulmayacak yaralar açmış olan Olağan Genel Heyet toplantısının üzerine, bu açıklamayı kaleme almak, gerek Galatasaray topluluğunun, gerekse kamuoyunun bilmediği, ya da bir kısmının işlerine o denli geldiği için görmezden geldiği kimi gerçekleri tüm yalınlığıyla paylaşmak istedim.

19 Haziran 2021 günü Sn. Burak Elmas Galatasaray Spor Kulübü Lideri olarak seçildi. Üç gün sonra, mazbatalarımızın alınmasını takiben, Liderimizin talimatıyla Florya’ya giderek son derece yapan ve verimli olduğunu düşündüğüm bir toplantı gerçekleştirdim. Bu toplantı öncesinde, Liderimizin bana ilettiği, Florya tarafından hazırlanan Transfer Listesi’ni de detaylı bir biçimde çalışmıştım.

Toplantı sonrasında, 24 Haziran tarihinde “Transfer Süreçleri Hakkında” başlıklı bir rapor düzenleyerek, “Gizli ve Şahsa Özel” başlığıyla Liderimize takdim ettim.

Bu raporu, Liderimizin onay ve müsaadesiyle, içinde geçen kimi şahıs ve kurum isimleri çıkartılmış halde aşağıya alıntılıyorum:

“GİZLİ VE BİREYE ÖZEL”

Sayın Lider,

Bildiğiniz üzere 22 Haziran tarihinde Sn. Fatih Terim ile Florya’da bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıda hocamızın sözleri, kulübümüzdeki karar süreçleri, daha öncesinde benimle paylaştığınız 2 transfer listesi dökümanı ve futbol dünyasından duyduğum, gözlemlediğim olaylar ışığında, Galatasaray’ın transfer süreçleri hakkındaki bu kısa raporu size takdim etmek istiyorum. 

1. Gelen ve giden transferlerde tam bir yetki ve bağlantı karmaşası yaşanmaktadır. Kimin hangi süreci, hangi yetki ve belirlenen hangi çerçevede götürdüğü hiçbir yazılı yahut yazılı olmayan prosedüre bağlı değildir. Kararlar büsbütün bireylerin o anki şahsi inisiyatiflerine nazaran alınmakta, rastgele bir sistematik raporlama metodu izlenmemektedir.

• Muhatap olduğumuz kulüplerle/temsilcilerle/futbolcularla olan bağlantıda Galatasaray’a yakışmayan büyük bir sorumsuzluk kelam bahsidir. Hakikaten Sn. Fatih Terim de bu mevzuyu lisana getirmiş, kimi vakit üçüncü taraflardan Kulübümüze gelen telefonlara yahut yazılı muhaberata hiçbir dönüş yapılmadığına ait şikayetlerini söz etmiştir.

• Yapılan transfer listelerinde, TFF Harcama Limitleri, FFP kuralları ve Bankalar Birliği Mutabakatındaki taahhütlerimiz büsbütün göz arkası edilmiş durumdadır. Uymakla mükellef olduğumuz yükümlülükler yokmuşçasına planlama yapılmaktadır. Dün yaptığımız görüşmede __________ bu mevzuyu hocamıza vakit zaman aktarmaya çalıştığını lakin teknik yöneticimizin bu husus gündeme geldiğinde sonlandığını, hatta dün de hususla ilgili olarak “s….m limitini” (kendi ifadeleridir) dediğini söyledi.

• Kulüpler, futbolcular ve temsilcilere verilen yetkiler kaotik ve dağınık vaziyettedir. Bu yetki dokümanlarının kimler tarafından ve hangi onaylarla verilmiş olduğu bilinmez ve kanaatimce denetimsiz bir durumdadır.

• Mali tesir arz eden kararların onay mercii, olağan bir futbol yönetişim sisteminde olması gerektiği üzere İdare Kurulu’na değil, teknik yöneticimizin onayına tabi durumdadır. Dün ______’la yaptığım görüşmede de kendisi bu durumu teyit etmiştir. (Örneğin, _____’ten 1 sene mukavelesi kalan _____ için gelen ve _____ Bey’e nazaran kabul edilmesi gereken 2 milyon Euro’luk teklifin reddedilmesi ve ______ tarafından 4 milyon Euro istenmesi üzere.)

• İlaveten, ______ dün yaptığımız görüşmede, bitirilen transferler hakkında KAP açıklamalarının yapılmaması gerektiğini, orada anlaşılan futbolcu fiyatlarının görülmesinin öbür oyuncularla yürütülen pazarlıklarda kendilerini güç durumda bıraktığını, bu durumu idare konseyine tekraren ilettiğini tabir etmiştir. Kendisine SPK’nın ilgili kurallarını kısaca izah ettim lakin seçim sürecinde topluluğumuza şeffaflık ismine verdiğimiz kelamlar hakkında ayrıyeten bir açıklamada bulunma gereği duymadım.

• Hedef futbolcuların bulunduğu transfer listesi, hem şeklen ve hem de içerik açısından son derece özensiz, gayriciddi ve Galatasaray’ımıza yakışmaz durumdadır.

1. Şekli yanlışlara birkaç spesifik örnek vermek gerekirse, ekli 2 sayfalık transfer listesi dokümanında birçok oyuncunun temsilci ismi eksik yahut yanlıştır. Temsilci ____’ın ismi yerine TV spikeri _____’in ismi yazılmıştır. İki oyuncunun (_____ ve ______) resmi temsilcilerinin (TFF sitesinden teyit edilebilir) ismi değil, “__” yazmaktadır.

• Listedeki isimler yahut görüşülen başka futbolcular her gün belli birtakım toplumsal medya hesaplarında yahut konvansiyonel medyada birebir yer almaktadır. Sizin de çok uygun bildiğiniz üzere olağanda bu cins sızmalar temsilciler tarafından ticari yarar edinme ismine yapılmaktaysa da, kamuoyunda ismi geçen isimlerin adeta ekteki transfer listesiyle birebir örtüşüyor olması, listenin kulübümüz dışında yer aldığını düşündürmektedir.
• İçerik açısından ise durum çok daha düşündürücü durumdadır. Mevkilere nazaran kategorize edilmiş uzun listede (ekte) bir temsilcinin (_____) ve onun yurtdışı network’ünde birlikte çalıştığı bilinen isimler olağanda olması gerektiğinin çok üzerinde bir tartı taşımaktadır. Bu şahısların başka kulüp ve futbolcularla yaptıkları görüşmelerde, “Galatasaray’a bir oyuncu alınacaksa kendileri üzerinden gidilmesi gerektiği” tarafında tabirlerini birtakım yurtdışı futbolcu temsilcilerinden duyduğumu, üzülerek söz etmek zorundayım. Maalesef bu durum idari takımda çalışan arkadaşların, transfer edilecek oyuncuların listesini belirlemede eşit uzaklıkta olmadığını düşündürmektedir.

Birkaç örnek vermek gerekirse, ___k

listemizde bulunan _______ oyuncusu ______, şahsen ______ tanımaktayım ki kendisi tıpkı vakitte kontratlı oyuncumuz ______ da temsilcisidir. Bu kişinin bana sözüne nazaran, ______ ismi Galatasaray’a geçtiğimiz aylarda sohbet esnasında zikredilmiş, bu konuşmadan çabucak birkaç gün sonra bir menajer (______) Kulübümüz ismine aradığını söyleyerek oyuncuyla temasa geçmiştir. Kulübümüzden bu temsilciye yetki evrakı verilip verilmediğini şimdi bilmiyorum. Mevzuyu muhatabı şahsen teyit etmiştir ki bu kişi tıpkı vakitte ____ üzere bir oyuncunun da temsilcisidir. Dilediğiniz an size teyit etmeye hazırdır. 

Bir diğer örnek, ______ grubunda oynayan santrafor _____’i menajer ______’in ortak iş yaptığı bir temsilci arayarak menajerliğini kendilerine vermesi halinde Galatasaray’a transfer edileceğini tabir etmiştir. Lakin bu oyuncunun resmi temsilcisi dünyanın en büyük ve önemli ajanslarından olan _______’tur ve bu kümenin en üst seviye temsilcilerinden _______ durumu bana aktarmıştır. İsterseniz teyit ettirebilirim.

Maalesef örnekler bitmiyor.. . Transfer listesinde ismi bulunan ve temsilcisi ______ olarak belirtilen ____ isimli oyuncunun bonservis bedeli 2-2,5m Euro olarak belirtilmiş olmasına karşın, oyuncunun 500 bin Euro bedelle özgür kalabileceği öğrenilmiştir. Ayrıyeten bu konuşmada _____’in ortağının (______), Galatasaray’daki duruma ait olarak “yönetimin değiştiğini, Hollanda’dan bir yöneticinin geldiğini  (beni kastederek) lakin kendi adamlarının (2 isim vererek) devam ettiğini ve denetimin değişmediğini fütursuzca tabir etmiştir. Bu konuşmanın muhatabı da diyaloğu size teyit etmeye hazırdır. 

Yine tıpkı küme, hala takımımızda kontratlı futbolcumuz olan ______’in transferi sürecinde devreye girmiş, oyuncuyu kendileri üzerinden çalışmazsa Galatasaray’a transfer ettirmeyeceklerini açıkça söylemiştir. Oyuncunun, gerek kulübümüze kendi temsilcisinin kim olduğunu yazılı olarak bildirmesine karşın vazgeçmemeleri, ____’a anlaşılmasına karşın transferin _____’a bitmesine neden olarak açıkça kulübümüzü ziyana uğratmışlardır. Ben bu sürece ait evrakları ve bağlantı kopyalarını şahsen gördüm, bir kısmı bende de mevcut. Lider olarak dilerseniz ______’i yanınıza çağırarak tüm süreci kendisinden direkt dinleyebilirsiniz.

Önümüzdeki günlerde son periyotlarda temsilcilerle yapılan mukaveleler, tahakkuk eden ve ödenen meblağlar ile mevcut borç bakiyelerini Mali İşler Departmanı’ndan talep ederek ayrıyeten göndereceğim.

• Bir öteki sakıncalı durum daha mevcut: Transfer listesindeki oyuncuların görüntüleri, ______ adlı, üyelikle girilen bir websitesinde yer almaktadır. Kulübümüzün IT departmanına bu alan isminin kulübümüze ilişkin olup olmadığı sorulmuş ve bu türlü bir alan isminden yahut sistemden haberdar olmadıkları karşılığı alınmıştır. (Alan isminin kime ilişkin olduğu görülmemektedir.) Dolayısıyla bu sistemi kimlerin işlettiği, kimlerin erişim hakkı olduğu Kulübümüzce bilinmemektedir. Zannediyorum fazlaca bir yorum eklemeye gerek yok.

• Bu müşahedelerim ve tespitlerim ışığında, size daha evvel şifahen arz ettiğim üzere, ne yazık ki transfer operasyonlarının bu çerçevede yürütülmesi, son yıllarda olduğu üzere bu periyotta de ileriye dönük önemli riskler taşımakta ve Galatasarayımızın Avrupa futbolundaki imajını yerle bir etmiş durumdadır.

“TRANSFER SÜREÇLERİ BİR ÇETENİN DENETİMİ ALTINDA”

Sayın Lider,

Şampiyonlar Ligi ön eleme maçlarına çok az bir vakit kalmış olmasını göz önüne bulundurarak, bildiğiniz üzere dün gece sizin onay ve talimatınızla Florya’da çalışan _____’a mevcut duruma ait raporu ve 24 Haziran (bugün) tarihinden itibaren süreçlerdeki bu dağınıklığın toparlanması için gerekli tedbirleri içeren bir e-maili (ekte) gönderdim. Bu maili yazdığım saat itibariyle rastgele bir dönüş olmadı.

Sonuç olarak, özetlemeye ve örneklendirmeye çalıştığım emareler, futbol şubemizde çok hemen önemli önlemler alınması gerektiğini göstermektedir. Söylemeye dilim varmıyor fakat ne yazık ki Galatasaray’ın transfer süreçleri adeta bir çete tarafından denetim altına alınmış görünmektedir. 

Bu nedenle, alınacak önlemlere ek olarak son yıllarda yapılan tüm süreçlerin bağımsız ve suiistimal olasılıklarını da kesinlikle içerecek şekilde özel kapsamlı bir denetime tabi tutulması gerektiğini işaret etmektedir. 

Saygılarımla,

Ö. Işıtan Gün
Yönetim Konseyi Üyesi
Galatasaray Spor Kulübü Derneği”

 “SOKAĞA DAHİ ÇIKMAMASI GEREKENLER…”

Değerli Galatasaraylılar,

Bu rapordan sonra futbol şubemizde yaşanan gelişmeler tüm kamuoyunun malumudur. Hakikaten, Liderimizin iradesi, çok sevgili Asaf Savaş Akat hocamız başta olmak üzere Kontrol Heyetimizin özverili gayretleri ve nihayet memleketler arası bir bağımsız denetleme kuruluşunun incelemeleri sonucunda, Kulübümüzün son 5 yılındaki transfer faaliyetlerine yönelik bir denetleme raporu hazırlanarak, en önemli bulguları, önümüzdeki idarelerin de devam etmesini umduğum bir uygulama olan Üye Bilgilendirme toplantılarının sonuncusunda şahsen Liderimiz tarafından üyelerimizle paylaşılmıştır.

Uzun yıllardır spor yöneticisi olarak misyon yapmakta olan ve futbol idaresi üzerine 5 yıldır yurtdışında ders veren bir Galatasaraylı olarak söylemek zorundayım ki, basında cılız bir düzeyde yer alan kelam konusu raporun bulgularının tüm spor kamuoyumuzda bir infial yaratmamış olması, Galatasaray topluluğu içinde on yıllardır kendilerini dürüstlük ve şeffaflığın hamisi olarak konumlayan kelamda duayen, özde Galatasaray siyaseti bezirgan “abilerin” bu raporun bulguları hakkında ne Divan Şurası toplantılarında, ne Genel Kurul’da tek kelam dahi etmemeleri, açıklanan bulgulardaki akıllara sakinlik veren uygulamalara imza atan ve olağan bir spor ikliminde sokağa dahi çıkmaması gereken şahısların topluluk içindeki hayatlarına devam ediyor olması, topluluğumuzdaki ve genel spor iklimimizdeki samimiyetsizliğin kahredici bir tezahürüdür.

Yeri gelmişken Liderimizin açıkladığı bu rapordaki ana başlıkları hatırlatmak isterim. Raporda,

• İnceleme periyodunda Kulübümüz toplam 40,5 milyon Euro tutarında menajerlik harcaması yaptığı,
• Futbolcu, teknik adam, temsilci ve ı̇lişkili süreçlerde tespit edilen istisnai durumlar sebebiyle ortaya ek maliyet ve yükümlülükler çıktığı tespit edilmiş,
• Kulüp altyapısında yetişen 11 atletin profesyonel futbolcu statüsünde öteki kulüpler tarafından transfer edildiği ve Kulüp’ün yetiştirme tazminatlarından ettiği feragatlara dikkat çekilmiş,
• Futbolcu kontratlarında istisnai menajer komite unsurları vurgulanmış ve
• Futbolcu mukavelesinden sonra düzenlenen temsilci kontratları tespit edildiği söz edilmiştir.

Aynı raporda,

• İncelenen periyot içinde toplam 19 transferde kabul gören %10 düzeyinin çok üzerinde komiteler ödendiği,
• Birçok durumda bir futbolcu için iki, hatta üç menajere ödemeler yapıldığı, karşı kulüplerle direkt müzakere etmek yerine ortaya daima muhakkak menajerlerin konulduğu,
• İncelenen periyotta tek bir temsilciye 5,5 milyon Euro’nun üzerinde ödeme yapıldığı üzere somut bulgular ortaya konmuştur.

“ŞU AN TAKIMIMIZDA OLAN BİR SPORCU…”

Çalışma kapsamında, Kulübümüz tarafından menajerlere verilen yetki dokümanları de incelenmiş ve tıpkı vahim tablonun bir öbür versiyonu ile karşılaşılmış ve bu bahisle ilgili aşağıdaki ana bulgular vurgulanmıştır:

• Yetkilerin çok büyük oranda birkaç kümede toplandığı tespit edilmiştir.
• Yapılan transferlerde ve transfer görüşmelerinde, muhatap kulüplerle direkt görüşmek yerine menajerler aracılığıyla müzakerelerin yürütüldüğü görülmüştür.
• Halen takımımızda olan bir atletimizin eski kulübüne direkt transfer teklifi yapılırken, tıpkı gönderide bir menajerin de kulübümüz ismine müzakereye yetkili olduğunu gösterir evrakın de gönderilmesi üzere olağan dışı uygulamalar tespit edilmiştir.
• Ayrıca, yakın devirde bir temsilcinin tüm transfer devri için geçerli olmak üzere, kulübümüz ismine futbolcu ismi zikretmeksizin tüm transferlerde yetkili kılındığı da görülmüştür.

Başkanımız, Üye Bilgilendirme toplantısında son hususta atıfta bulunulan dokümanın imajını üyelerimizle paylaşmıştır.

Eşi gibisi görülmemiş bu dokümana imza atan devrin, yalnızca Falcao transferinde 3 farklı menajere tam 3,75 milyon Euro’yu kulübümüze ödetmiş yöneticisi, topluluğumuzun tepkisizliğinden güç alıyor olsa gerek, 26 Mart günü yapılan Genel Kurul’da büyük bir samimiyetsizlik örneği sergileyerek Burak Elmas idaresini mali açıdan ibra etmeyen oyunu haziruna göstererek atmış ve 5 saat boyunca sandıkların etrafında cansiperane bir halde üyelere de tıpkı istikamette oy kullanmaları istikametinde telkinde bulunmuştur. Bu davranışı, Galatasaraylıların ortak vicdanına havale ediyorum.

Değerli Galatasaraylılar,

Kendimi bildim bileli topluluğumuzun resmi ve gayri resmi her ortamında, menajerlik masraflarıyla ilgili pek çok konuşma yapıldığına hepimiz şahit olmuşuzdur.

Şahsi görüşüm, Kulübümüzün tarihinde bir unsur imza atarak, bu çok speküle edilen bu hususun üzerine büyük bir yüreklilikle giden Liderimiz Burak Elmas’a topluluğumuzun içten bir teşekkür borçlu olduğudur.

Çünkü umuyorum ve inanıyorum ki, Genel Kurul’da Galatasaray siyasetinde rol almaktan diğer gayesi olmayan kimi bireylerin ve organize kümelerin bu cesaretli adımı külliyen yok saymalarına ve Liderimizin tabiriyle “cambaza bak” yapmayı tercih etmelerine karşın, bir milat teşkil eden bu adım, Galatasaray’ımızın kıt kaynaklarının önümüzdeki devirde bu biçimde israf edilmesinin önünde ebediyen bir mani oluşturacaktır.

NEDEN GENEL KURUL’DA KONUŞMADI?

Sevgili Galatasaraylılar,

Bu uzun girizgahtan sonra kendimle ilgili bahislere da açıklık getirmek isterim.

Öncelikle “neden bu açıklamaları Genel Heyet toplantısında yapmadığım” biçiminde bir soruyla muhatap olacağımın elbette ki farkındayım. İçtenlikle tabir etmek isterim ki bu, son derece makul ve legal bir sorudur. Lakin bununla birlikte, ne yazık ki son derece keskin fay sınırlarıyla kırılmış olan topluluğumuzda bu bahislerin ağır bir formda ajitasyon ve provokasyon güdüleriyle kullanılacağını Liderimizle birlikte öngörmüştük.

Nitekim, Genel Kurul’da kelam alma talebinde bulunan 62 konuşmacının çabucak hiçbirinin, üstte açıklamaya çalıştığım hakikatlere değinmeyerek, yalnızca yıpratmak emeliyle hayali senaryolar, dedikodular ve geçersiz varsayımlar üzerinden telaffuzlar ortaya koyması bu öngörünün ne kadar isabetli olduğunu gözler önüne sermiştir.

Dürüst bir formda söylenmesi gereken gerçek, 26 Mart günü Genel Şura salonuna organize olarak gelen seçim kaybetmiş iki küme ve şimdi Ekim ayındaki Genel Kurul’da ibra olmak için mevcut idaremize ve grubumuza her türlü tatlılığı sergileyen evvelki idaremizin başını çeken simaların, devirlerine ait gerçeklerin açıklanmasından duydukları rahatsızlık ve intikam hırsları nedeniyle, Genel Heyetimizin konusu olan 6 aylık periyotta hiçbir usulsüzlüğe, tüzük yahut mevzuat ihlaline imza atmamış, yakın tarihimizde bir birinci olarak Kulübümüzün mali borçlarını 1 kuruş artırmamış olan İdare Kurulu’muzun ibra edilmeyeceğinin aslında belirli olduğudur.

Bu nedenle, “söz uçar yazı kalır” gerçeğinden hareketle bu açıklamaları, Liderimizin da bilgisi ve tensibiyle esasen gergin olan Genel Konsey ortamımızın daha da gergin olmaması nedeniyle bu formda yapmayı uygun gördüm.

Geniş bir açıdan kıymetlendirme yapmak gerekirse, hakkımdaki itibarsızlaştırma harekatının, futbol şubemizde süregelen ve kontrol raporuyla da tescillenmiş israf nizamına çomak sokulmasına vesile olmamla eş vakitli başlamış olduğu, yadsınamaz bir gerçektir. Bu kampanyanın, tek bir merkezden sevk ve yönetim edilen binlerce toplumsal medya hesabı üzerinden yürütülmesinden daha da üzücü ve ibretlik olan, seçim kaybetmiş olmanın verdiği şahsî hırs ve eziklik nedeniyle topluluğun birtakım öteki aktörleri tarafından da benimsenmiş ve desteklenmiş olmasıdır.

‘MEDYA ŞOVMENLERİ, AHLAK BEKÇİLERİ’

“Kadın istemezse erkek tecavüz edemez” diyen medya şovmenlerinin, seçim sürecinde “kadınlar da insandır” diyen bir lider adayının, takımımızdaki bayan arkadaşlarımıza “sizin yeriniz kocalarınızın yanı, kulüp işlerine nasıl vakit bulacaksınız” diye sorabilen tıp hekimi bir üyenin, idare heyetimizin evre teslim merasiminde bir bayan çalışanımızın imza edilecek evrakları karıştırması üzerine 20 kişinin önünde “kadından müdür yaparsan işte bu türlü olur” diyen bir eski yöneticinin (ki bu kelamlar üzerine ben İdare Konseyi odasını terk ettim), Galatasaray Spor Kulübü lideri için “kasedi var herhalde” diye yazabilen bir gazetecinin paylaşımını beğenenlerin ahlak bekçiliğine soyunduğu bu samimiyetten uzak ortamda, kendimi savunmak zorunda kalmış olmaktan büyük ıstırap duyuyorum.

KADINLAR HAKKINDAKİ PAYLAŞIMLARI

10-13 yıl evvel, şimdi WhatsApp’ın bile bulunmadığı, kullanıcı adımın farklı olduğu ve toplumsal medya hesabımın kilitli olduğu bir periyotta, karşılıklı takipleştiğimiz 4-5 arkadaşımızla espri mahiyetinde yaptığım paylaşımları, elbette ki mazur göstermeye çalışmıyorum. Hayatının hiçbir evresinde hiçbir bayana saygısızlık yapmamış biri olarak, idare heyetine aday olmamla birlikte eski paylaşımları denetim etme gereği dahi duymamış olmam, kesinlikle ki bir ihmaldir. Bu bahiste Galatasaray topluluğundan dilediğim özrü yineliyorum.

Bununla bir arada, her geçen gün zorla muhafazakarlaştırılan toplumumuzda bu eksende ilerlenmesi halinde, 1990’lı yıllarda Ferhan Abi vasıtasıyla tanıdığım Boris Vian kitaplarının, Charles Bukowski’nin öykülerinin yakılacağı günlerin de yakın olduğuna dair kaygımı de söz etmek istiyorum.

Mağazacılık konusundaki haksız ve mesnetsiz iftiralara gelince…

Bu, Galatasaray’a bir yararım olsun diye yeterli niyetle çıkılan bir yolda, hem mağdur olmanın hem de hatalı ilan edilmenin bir kıssasıdır. Adım kadar eminim ki, merhum Liderimiz Mustafa Cengiz hayatta olsaydı, beni âlâ tanıyan ve hususun her evresine vakıf bir Galatasaraylı olarak bu yakışıksız ithamlara asla müsaade etmezdi. Bu mevzu hakkında 22 Mart 2022 tarihindeki Divan Heyeti öncesinde, evvelki ve mevcut Kontrol Kurulu’na, Divan Liderimize ve sayın Liderimize uzun bir mektup yazarak, evvelki Kontrol Heyeti raporundaki maddi yanılgıları detaylarıyla ve referanslarıyla ortaya koydum.

Bu açıklamam her nedense Divan Konseyimizde gündeme gelmedi. Lakin, son derece titiz bir çalışmayla bahsi geçen mevzuyu irdeleyen mevcut Kontrol Konseyi da, kendi devirlerinde ne Florya’da gerçekleşen ve hali hazırda savcılığa intikal etmiş eser hırsızlıkları hakkında, ne de üstte izah edilen ve Kulübümüzü on milyonlarca Euro ziyana uğratan transfer süreçleri hakkında kılını dahi oynatma gereği duymayan evvelki Kontrol Şurası da rastgele bir usulsüzlüğün olmadığını açıkça söz etmişlerdir.

Bu gerçeğe karşın, yeniden başta Liderimize olan şahsî hınçlarıyla hareket eden kimi üyelerimiz, mevzuyu somut gerçeklere taban tabana zıt bir biçimde yansıtmaktan zerre kadar utanmayarak, samimiyetsizliklerini tarihe geçirmişlerdir. Bunun da ötesinde, muhteris ve seçim mağlubu bir üyemiz, ülkemizde tartışılması güç seçkin bireylerden biri olan Asaf Savaş Akat üzere bir ismin raporuna Genel Şura huzurunda “muvazaalı” deme küstahlığını ve ucuzluğunu gösterebilmiştir.

Görünen o ki, Genel Konsey kürsüsünde dürüstlük ve Galatasaray menfaatleri hakkında nutuk çekmek için ya saadet zinciri formülleriyle varlık elde etmiş ve toplumsal medyada prestij kazanmış olmak, ya da yöneticisi olduğunuz ticari bir kurum üzerinden Galatasaray’ımızın eğitim kurumlarına icra göndermiş olmak ve geçmişinizde “ihaleye fesat karıştırmaktan” belgeler bulunması gerekmektedir.

Sevgili Galatasaraylılar,

Maddi varlık manasında mütevazı, lakin manevi bedeller açısından son derece güçlü, dört jenerasyon üniversite mezunu bir ailenin mensubuyum. Biz, yolda para bulduğunda bile hak etmediğimiz için almayan bir anlayışla büyüdük, bundan sonraki nesillerimizi da birebir bedeller ile büyütüyoruz.

Herkesin bilmesini isterim ki, hayatımın hiçbir basamağında canım kadar sevdiğim Galatasaray’ın ziyan etmesine neden olabilecek bir işin içinde olmadım, olmasına da asla müsaade etmedim.

Kulübümüzde profesyonel olarak vazife yaparken dahi kendi paramla kombinemi almaya devam ettim. Bu periyot zarfında hiçbir müsaade kullanmadım. Kulübümüze bir tek masraf formu vermedim. Kulübümüzün imkanlarıyla hiçbir deplasman karşılaşmasına gitmedim. Misyonda olmayan Liderimiz Sn. Ünal Aysal’ın istifasını takiben vazifeme devam etmem için gelen telkinlere karşın, bugün ortada dolaşan ve isimlerini hepimizin bildiği, yüklü tazminatlar alıp sonra kulüpte misyonlarına dönenlerin tersine, hiçbir tazminat arayışı içinde olmadan 18 ay daha yürürlükte olan mukavelemi yırtıp attım. Dursun Özbek liderimiz ve o idarede misyon alan büyüklerimiz de bunların birebir şahididir.

Benim için, örneğin çok sevip saydığım, bana nazaran bu topraklarda yayınlanmış en varlıklı işlerden biri olan Gelişim Spor Dergisi’ndeki işlerini bile takip etiğim Sn. Fatih Altaylı, “menajerlere yakın” diye yakıştırmalarda bulundu, bulunuyor. Canı sağ olsun, âlâ niyetli olduğunu bildiğim için üzülmüyorum.

Evet, Sn. Altaylı, uzun yıllardır futbol dalının içindeyim, menajerlere de yakınım, sportif yöneticilere, kulüp sahiplerine, liderlerine ve CEO’larına da yakınım, pek çok ülkedeki federasyon liderlerine da yakınım, memleketler arası konfederasyonlarına da yakınım. Kimileri için sporla uzaktan yakından ilgisi olmayan yöneticiler daha makbul olabilir ancak kimlerin kimlerle ne işleri olduğunu işte tam da bu yüzden yakından görüyorum, biliyorum. Galatasaray’ımıza yakışmayan, Galatasaray’ımıza ziyan veren uygulamaları ve şahısları, kendilerinden dahi âlâ tanıyorum.

“BİR TRANSFER KISSASI PAYLAŞMAK İSTERİM”

Örnek olması ismine, sizlerle bir transfer kıssası paylaşmak isterim. Kulübümüzde kiralık olarak iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda resmi karşılaşmada oynamış bir yabancı futbolcunun transfer öyküsü. Bu futbolcunun menajerine, evvelki kulübüyle, Galatasaray ile, oyuncuyla ve 200 bin Euro fiyatındaki menajerlik fiyatı üzerinde tüm mutabakatların yapıldığı esnada bir telefon geliyor. Arayan bir öbür menajer, kendisinin de bu transfere dahil olacağını, bu transferden anlaşıldığı üzere 200 bin Euro değil, 350 bin Euro alacağını, ayrıyeten kendisinin de bu işten 350 bin Euro alacağını söylüyor. Süreç tam da bu formda tamamlanıyor. İşte bu sürece imza atanlar, bu süreçleri denetleme gereği duymayanlar, şu anda ibra olmuş durumda ortalıkta dolaşmaya devam ederken, bu uygulamalara isyan eden, bu çarpıklıklara son veren, çağdaş futbol yönetişiminin gerektirdiği bir yapılanma için kararlılıkla adım atan Burak Elmas ve arkadaşları çarmıha geriliyor. Bugün Galatasaray’ın geldiği nokta işte budur.

Yaşadıklarım, ülkemizde pek çok alanda artık ne yazık ki alıştığımız dürüst ve uzman isimlerin usandırılarak ve/veya maksat gösterilerek sistem dışına itilmesinin acı bir örneğidir.

Bununla birlikte yaptıklarımızın en azından bu kirli tertibe karşı bir farkındalık oluşacağına dair ümidim ve inancım tamdır; umuyorum ki benim de çok sevdiğim Galatasaray’a hizmetim bu olarak akıllarda kalsın. Onun dışında kişiliğime yönelik nahoş kampanyanın kurucularına da, tetikçilerine de diyebileceğim tek şey şu: Palavralarınızı ve iftiralarınızı umursamıyorum, isimlerinizden ve bağlantılarınızdan çekinmiyorum, kalabalık olmanızdan korkmuyorum.

Geride kalan süreçte hakkımda iftiralarda, hakaretlerde bulunan birtakım şahıslar hakkında hukuksal yollara başvurdum. Aziz yargımızın takdir etmesi durumunda bu teşebbüslerden çıkacak her türlü tazminatı, pırıl pırıl gençlerimizin Galatasaray’a yaraşır bir formda gelişebilmeleri için altyapımıza bağışlayacağımın bilinmesini isterim.

Bu uzun açıklamada, son paragrafı da Liderimiz Burak Elmas’a ve mevcut idare konseyi üyelerine ayırmayı vicdani bir sorumluluk olarak görüyorum.

Uzun sayılabilecek bir devirdir kulübümüzün idare heyetleriyle mesai vermiş ya da en azından ucundan kıyısından da olsa dokunmuş bir Galatasaraylı olarak gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim ki, idare şurasındaki arkadaşlarımız ve öteki grup arkadaşlarımızın her biri Galatasaray’ın yakın tarihindeki en samimi, özverili ve uzman bireyler ortasındadır. Bu türlü bir takımda vazife almış olmaktan her vakit kıvanç duyacağımın bilinmesini isterim. Beni tanıyan ve sıkıntıların özünü bilen yol arkadaşlarım olarak bilhassa şahsımla ilgili mevzularda gösterdikleri, mert ve odunsuz duruşları için kendilerine ömür uzunluğu minnettar kalacağım.

Başkanımız, hayatımda tanıdığım ve birlikte çalıştığım en nazik ve içten şahıslardan biri olarak, son ana kadar seçim devri boyunca tekraren vurguladığı Galatasaray siyaseti tacirlerine ve “biz senin güzelliğini düşünüyoruz” palavralarıyla seçim şantajı yapanlara karşı net ve asil duruşuyla çok özel bir yerdedir, kardeşliğimiz nefes aldığım sürece bakidir.

Değerli Galatasaraylılar,

“Anna Karenina” romanının birinci cümleleri, birçoklarınca edebiyat tarihinin en yeterli açılışı olarak gösterilir. Tolstoy kelamlarına şöyle başlar:

“Bütün keyifli aileler birbirine emsal, lakin her mutsuz ailenin kendine has bir öyküsü vardır.“

Bu tespitin spor kulüpleri için de geçerli olduğunu düşünmüşümdür. Sportif sonuçlardan bağımsız olarak, uzun yıllardır Galatasaray ailesi olarak son derece mutsuzuz, zira birbirimizi sevmiyoruz, gerçekleri bütün çıplaklığıyla konuşmuyoruz, adeta bir unsur bağımlısı üzere transfer bağımlısı haline getirilmiş bünyemizi nasıl rehabilite edeceğimizi tartışıp bir mutabakat sağlayamıyoruz. Vuku bulmuş yanlışları konuşmuyor, ipe sapa gelmez senaryoları gerçek kabul edip onun üzerinden siyaset yapmayı tercih ediyoruz. Galatasaray’ın borcunu nasıl sıfırlarız, özkaynaklarıyla rekabetçi hale getiririz diye ortak akıl aramıyoruz. Kesintisiz 24 saat süren Genel Kurul’da spor ismine neredeyse tek söz edilmemiş olması bu kaybolmuşluğun en açık göstergesidir.

Yurt dışında yaşadığım uzun yıllarda, bana “Galatasaray nasıl bir kulüp?” diye soranlara daima, “Galatasaray her şeyden evvel birbirini seven, güzel insanların kulübüdür” diye karşılık verirdim. Bugün ise kürsüde belagat şehvetiyle bir nefret sarmaşığının tohumlarını beslediğimizi görüyorum. Bu sarmaşığın, kısa vakitte bütün iklimimizi sararak kendisinden öteki hiçbir şeye yaşama bahtı vermediği bir noktaya yanlışsız gidiyoruz.

“BU KARAMSAR TABLOYA RAĞMEN…”

Bu karamsar tabloya karşın olağan ki ümitsiz olmayacağız. Samimi olmaya ve doğruları söylemeye devam edeceğiz, kim ne derse desin bu durumdan tek çıkış yolumuz, bu cüreti ve samimiyeti göstermektir.

Dilerim ve inanıyorum ki yaşanan bu süreç, Galatasaray’ımızda:

• zır cehaletin ve değil, yüreğin ve sevginin,
• hamasi telaffuzların ve hayali mağduriyetlerin değil liyakatin,
• “ben kimseye hesap vermem” diyen zihniyetin değil, sorumluluk hissedenlerin,
• iç siyaset ve egolar uğruna doğruluktan şaşmakta beis görmeyenlerin değil, ne kıymetine olursa olsun doğruların ve dürüstlüğün peşinde olanların,
• “ben içinde yoksam Galatasaray başarılı olmasın” arabeskliğinin değil, “yeter ki Galatasaray uygun olsun” diyebilenlerin, bunu yaşayabilenlerin,
• herkesle her vakit hengame arayışında olan ve daima haklı olduğunu tez eden çatık kaşların değil, sevgi ve gülümsemeyle çalışanların,
• kibrin ve “ben bilirim”ciliğin değil, bilim ve aklın,
• Galatasaray problemlerinin “-miş’ler -muş’lar” değil, hakikatler ve somut gerçekler üzerine tartışıldığı,
• ve son olarak “düşmanımın düşmanı dostumdur” prensibiyle dün en ağır hakaretleri ettiği bireylerle bugün müttefik olanların artık önemsenmediği bir periyodun hakim olmasına vesile olur.

Saygılarımla,

Işıtan Gün

IŞITAN GÜN GALATASARAY İDARESİNDE NEDEN BU KADAR ÖNE ÇIKTI?

Galatasaray’da yönetici olmadan evvel de Türk spor kamuoyunun yakından tanıyordu Işıtan Gün’ü. Hollanda Eredivisie takımı Fortuna Sittard’ın sahibi olan Işıtan Gün, Acun Ilıcalı’nın kulübe ortak olduğu devirde de sık sık gündem oluyordu fakat olumlu formda… Galatasaray’da Burak Elmas’ın lider seçilmesiyle idareye giren Gün, Hollanda grubundaki vizyonunu Sarı-kırmızılı kulüpte de kullanabileceği düşünüldüğünden olumlu yansılar alıyordu…

Ta ki Fatih Terim’in ayrılığıyla sonuçlanan ‘yardımcı teknik adam’ görüşmelerine kadar. Işıtan Gün, Fatih Terim’in tartışıldığı ve ‘Ekibine yabancı bir yardımcı almalı’ biçiminde konuşulduğu devirde verdiği bir demeçte ‘Guardiola’nın yardımcısıyla Fatih Terim’in yardımcısı olması konusunda anlaştıklarını, son kelamın Burak Elmas’ta olduğunu söyledi. Elmas’ın Fatih Terim’le görüştüğünü belirtti.

Bu açıklamanın akabinde Fatih Terim’e bahisle ilgili soru soruldu, Terim de ‘Benim haberim yok’ dedi. Burak Elmas, mevzuyla ilgili Terim ile şimdi konuşmamıştı. İdare ve Fatih Terim ortasındaki ipler koptu ve Terim gönderildi.

IŞITAN GÜN’ÜN ESKİ PAYLAŞIMLARI ORTAYA ÇIKTI

Fatih Terim’in gönderilmesinden Burak Elmas kadar Işıtan Gün’ü sorumlu tutan Galatasaraylı taraftarlar, Işıtan Gün’ün yaklaşık 10 yıl kadar evvel yaptığı cinsiyetçi paylaşımları gün yüzüne çıkardı. Olay topluluğun büyük reaksiyonunu çekti, Işıtan Gün’ün istifası istendi.

Herkes Işıtan Gün’ün istifa haberini beklerken Burak Elmas açıklama yaparak Işıtan Gün’ün özür dilediğini ve misyonuna devam edeceğini tabir etti.

Bunlar yaşanırken Domenec Torrent’in ekibin başına geçmesi, ligde başarısız sonuçların devam etmesi, başarılı giden Avrupa Ligi serüveninin Barcelona’ya elenilerek son bulmasıyla Burak Elmas’ın başkanlığı, ışıtan Gün’ün de yöneticiliği geçen hafta sonu yapılan olağan mali genel konseyde çıkan ibrasızlıkla son bulmuş oldu.